1 Haziran 2008 Pazar

Öğlen Paydosu

İlk baharın sonu yazın başı en sevdiği zamanlarıydı yılın. Özellikle o dönemde sık sık olmasada sıcağın en rahatsız ettiği anlarda ineden esen o meltem insanı nasıl mutlu ediyordu. Hem güneşi seven hemde fazla onla haşır neşir olmak istemeyen bir yapısı vardı. Bu hafif meltemin yanında birde gölge bir yer buldumu keyfine diyecek yoktu.

İşte tam bu isteklerine cevap bir yere oturmuştu. Hatta bunlara ek olarak birde enfes bir deniz manzarasına sahipti. Saatine baktı; saat 12:28'di. Sevinçli bir şekilde daha zamanım var dedi kendi kendine.

Yanlız başına böyle kalabalık bir yere gittiğinde yapmaktan en çok hoşlandığı şey etrafını izlemekti. Oda bunu yapacaktı. Önce hemen karşısında duran masaya baktı. Yirmili yaşlarının başındaki iki genç delikanlı iddialı bir tavla partisi çeviriyorlardı. Kendisine yakın olan tıknaz sarışın olan çocuk oyundan daha zevk alıyor gibiydi. Muhtemelen önde olanda oydu. Uzun boylu siyah tshirtlü ve biraz asık suratlı olan arkadaşı ise bitsede gitsek havsındaydı. Ama yinede iki tarafta her zar attıklarında karşı tarafla ilgili şakalar yapmaktan geri durmuyorlardı.

Daha sonra sağında kalan masaya şöyle bir göz gezdirmeye karar verdi. Burda ise iyi giyimli iki genç kız bir hayli dikkat çeken mimiklerle muhabbet ediyorlardı. Dediklerinden pek bir şey anlamasada mimiklere bakılırsa ortak bir arkadaşlarından daha doğrusu o arkadaşlarının fiziksel özelliklerinden bahsediyor gibilerdi. Hatta kızlardan uzak olan arkadaşlarını taklit edecek kadar ileri gitmişti. O kadar çok gürültü çıkarıyorlardı etraftaki bir kaç masada oturanlarda onlara kötü kötü bakmaya başlamıştı.

Şimdi saat 12:37 idi. Zamanın bu kadar çabuk ilerlemesi onu rahatsız etmişti. Ama bu kadar güzel vakit geçirirken kafasına bunu takıp keyifini kaçırmaya niyeti yoktu. Yeniden etrafını tararken cafenin yanından geçen bir bayan ve onun kontrol etmekte zorlandığı köpeği dikkatini çekti. Köpek koyu renkli ince tüylü son derece iri bir köpekti. Hatta neredeyse kadını önden sürükleyecek kadar iriydi. Ama yinede insanda bir korku yada endişe yaratacak bir hayvana benzemiyordu. Daha ziyade dışarda olmaktan ve gezmenten zevk alan ufak bir çocuk gibiydi köpek. Sahibi olan kadınsa köpeği ile gezmekten mutluydu. Hemde köpeği tarafından sürükleniyor olsada mutluydu. Ara ara dur oğlum yavaş ol, tamam oralarada gideceğiz desede aslında bunu sadece usulen söylüyordu.

Daha sonra bir süre deniz manzarasına göz gezdirmeye karar verdi. Özellikle adeta kıyıyı yalayarak ağlarını bırakan balıkçılara bakmak çok ilginçti. Güneşin altında bu işi yapmaları her zaman ilgisini çekmişti zaten. Hafif ıslanmış ağlar güneş vurunca insanın gözünü alan bir manzara oluşturuyordu. Buna bir süre hipnotize olmuş gibi baktı. Sonrada o sıcakta açıkta durmak yerine burda bu manzarayı izlemekte olduğu için şükretmişti.

Lanet olsun dedi saat 12:52 olmuştu. Artık fazla zamanı kalmamıştı. Şöyle hızlıca etrafına bakındı. Tavla oynayan gençlerin arkasındaki masadaki yaşlı çifte gözü takıldı. Yaşları ilerlemiş bu çiftin gerek duruşlarından gereksede giyimlerinden son derece klas insanlar oldukları anlaşılabiliyordu.

Yaşlı beyfendi elindeki gazeteyi okurken hanfendi ona bir şeyler anlatıyordu. Ama beyfendi ya konuda hoşlanmadığından yada hanfendinin çok fazla konuşmasından pek dinliyor gibi gözükmüyordu. Yinede onu kırmamak için yüzünü gazete ile gizleyerek dikkatini denize vermeye çalışıyordu. Denize öyle bir bakışı vardıki insan ister istemez acaba genliğinde gemilerde çalışan biri miydi diyordu.

Hanfendi ise sanki yıllarca kapalı kaldıktan sonra dışarı çıkmış biri gibiydi. Dışarda olmaktan çok mutlu olmuş adeta gençleşmiş gibiydi. Bu mutluluktan doğan enerjiyle yanındaki beyfendiye havadan sudan bir çok konuda farklı şeyler anlattıkça anlatıyordu.

Tam bu manzaranın güzelliği ile rahatlamışken omzunda bir el hissetti

"Haydar hadi oğlum yaz tatilinde iki kuruş kazan diye aldık seni buraya sense oturmuşsun en güzel masaya keyif yapıyorsun. Maaşından keseceğim sonunda bu kolaları haaa" dedi babası

"Ama baba öğlen paydosundaydım şimdi kalkacaktım" dedi Haydar

"Haydi öyle olsun bakalım. Kalk şimdi işine bak kereta" dedi gülerek babası

Haydar bunu duyar duymaz masadan tepsisini alıp fırladı ve hemen az önce muhabbet ederken gördüğü kızların arkasına oturan çiftin siparişlerini almak için oraya doğru yollandı. Aklında ise hala demin izlediği balıkçıların o sıcakta nasıl çalıştıklarını düşünüyor ve hala haline şükrediyordu.

Hiç yorum yok: