21 Haziran 2009 Pazar

Bir Aralar Yaz Tatili Vardı Ona Ne Oldu

Başlık aslında son zamanlardaki ruh halimi daha doğrusu olan bitene karşı bir isyanımı simgeliyor. Eskiden (ama çok eski zamanlar önce değil) bu zamanlar geldiğinde içim kıpır kıpır olurdu. Nede olsa yorucu bir okul dönemi ya bitmiş yada bitmek üzere oluyordu. Hatta daha güzeli bu zaman 3-4 aylık hiç bir şey yapmadan zaman geçireceğim "yaz tatili" dönemi başlardı.

Öncelikle bir şeyi açıklığa kavuşturmam lazım. Ben yaz tatili diyince öyle bir deniz kenarına gideyim güneşleneyim yada denize gideyim diyenlerden değilim. Ben tatilde insanlardan uzak sakin huzurlu bir ortamı tercih ederim. Hatta yazlık yada sayfiye yerlerine gitmeme gerek bile yok. Onun yerine yanıma güzel bir kaç film alıp öğleye yakın bir saatte kalkıp kahvaltıdan akşam yemeğine kadar filmlerle yada kitaplarla zaman geçirebilirim. Hayattaki rutin dertler yerine filmler yada kitaplardaki olayların akışına kendimi bırakıp oturduğum yerden başka dünyaları hayal edebiliyorum.

İşte benim iyi bir yaz tatilinden anladığım özetle bunun gibi bir şey. Fakat asıl sorunum şu ki yaklaşık bir yıldır bu tür bir tatili 1 haftalık bir süreç için bile yapamıyorum. Hadi kışın ve baharlarda bunu fazla dert etmiyorum. Ama yıllardır öğrencilik yapan bir bünye takvimde haziran ayını görünce otomatikman sinemada ne var, hangi filmi izleseme yada hangi kitabı okusam gibi şeyleri kafama takardım. Şu anda ise bu lüksten çok uzağım.

Hatta tatili geçtim bu perşembe ve cuma iş gezisine çıktım. Hemde bu gezi Gaziantep ve Kahramanmaraş'ı kapsayan bir geziydi. Bu mevsim ve sıcakta ülkenin en sıcak bölgelerinden birinde iki günü resmi elbiseler ve kravatla geçirmek benim klasik tatil anlayışımın bir hayli dışında oluyor.

Ehhh tüm bu olan bitenleri düşününce ve en iyi ihtimalle temmuz ayı sonunda ve sadece iki hafta tatil yapabileceğimi düşündükçe biraz içim kararmıyor dersem yalan olur. Zaten öğrencilik hayatı üstüne girdiğim bu sürece hala tam olarak ayak uyduramamışken birde iş hayatı rutininin yorucluğunu atabilmek için ihtiyacım olan molaya sahip olamayacak olmam kötü birde bu molaya daha 1 aydan fazla zaman olmasıda ayrıca düşündükçe yorulmama neden oluyor. Tabi bu arada haftaiçi 4 gün resmi elbise giymek zorunda olmam ve yine aynı hafta içi her gün sabah sabah uyanacak olmamında bana kendimi daha iyi hissetme konusunda yardımı olmuyor.

Neyse bu tatilsizliği yaşadığım dönemde başka ilklerde yaşadım. Öncelikle bunca zamandır memlekettimizde hizmete girmiş olan Metrobüsü kullanmayı başardım. Her ne kadar gecenin çok geç saatlerinde bile Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiş konusunda çok faydalı olsada evimden Mecidiyeköy'e çok rahat gitmemi sağlayan 129K hattının iptal olması nedeniyle bu Metrobüs mevzusuna soğuk yaklaşıyorum.

Bir başka benim için ilk ise bu iş gezisi ile beraber hayatımda ilk defa uçağa binmiş oldum. Genelde yükselikten pek hoşlanmayan ve ampul değiştirmek için merdivene çıktığımda bile başı dönen biri olsamda uçaktan aşağıya bakınca pek öyle kötü oldum diyemem. Hatta keşke camlar daha büyük olsada etrafı daha iyi görebilsem dedim içimden.

Evet tüm bunlarla beraber hem uzun zamandır yazamamın nedeni (tatilsizliğin yarattığı aşırı yorgunluk) ve o süreçte neler yaptığım hakkında bir kaç şey yazarak bloga olan sorumluluğumu boşlamamış oldum. Umarım ilerleyen dönemlerde daha eğlenceli konularda yazabilmemi sağlayacak bir ilhamı bulabilirim.

4 Haziran 2009 Perşembe

Resm-i Masaüstü (mim)

a.nur tarafından mimlenmişiz efendim. Konuda masaüstümüzün ekran görüntüsünü alıp üstüne bir kaç kelam etmek. Önce resmi paylaşıp ardından üstüne yorum yapmayı daha uygun görüyorum

















Öncelikle fark edileceği üzere ciddi şekilde düzenli biri sayılırım. Dosyaların pek fazla sağa sola dağılmasını sevmem. Hatta gerçek hayatta odam yada masamda bu kadar düzene imtizana dikkat etmezken burada bu konuda nedenini anlayamadığım şekilde hassasım. Sanırım burada düzeni sağlamak daha az efor gerektirdiğinden bu konuya eğilmek pek zor gelmiyor.

Ayrıca bilgisayar oyunları ile fazlasıyla içli dışlı olduğum anlaşılması zor olmayan bir başka nokta. Özellikle bu son bilgisayarımın pek çok yeni oyunu kaldıracak bir kapasiteye sahip olması sayesinde böyle geniş bir yelpazade ve çeşitlilikte oyunları oynama şansım oluyor.

Onun dışında kaç inan belgelerim dosyasına kendi adını verecek kadar megolamanyaklık sınırlarında dolaşır bilemem bilgasayara vista yüklettiğimde pc kimliğimin aynen belgeleriminde adı olduğunu görünce buna pek dokunmayıp aynen böyle kullanmanın daha mantıklı olacağını düşündüm. Ne yalan söyleyeyim masaüstüne bakıp kendi adımı görmeyide seviyorum.

Bir diğer belirtmeden geçemeyeceğim dosyamda kod adı movies olan dosyamdır. Kendisi sadece indirdiğim filmleri değil Dizileri ve albümleride kapsayarak oyun oynamadığım zamanlarda pcde en sık ziyaret ettiğim ve beni eğlendiren şeyleri barındıran doya olmasıyla kendisine masaüstüne bir kısa yol edinmiştir.

Son olarak arkaplana gelirsek. Nette özel olarak arka plan aramaya üşendiğimden pcdeki en güzel kayıtlı resim olduğuna inandığım bu resmi arka plan olarak kullanıyorum. Yaklaşık altı aydırda kullanmaktan sıkılmadım.

Her ne kadar son olarak diyerek üst paragrafa giriş yapmış olsamda bu noktada ufak bir ekleme yapayım. Bu mimi, bu yazıyı okuyan herkese ama özelliklede azura'ya armağan ediyorum.