16 Ağustos 2010 Pazartesi

Mini Me

Yazı yazmada zorlandığım dönemlerde güzel mimler geldi mi çok güzel oluyor. Sağolsun a.nur hakikaten yazmak isteyeceğim bir konuda bana mim yollamış. Efendim konumuz çocukluğumuzdan aklımızda kalan nesneleri maddeleyerek yazacağız.

Tetris: Çocukken pek sevdiğim bir oyuncaktı. Gerçi arkadaşların Gameboyları görüp kıskanmıyor değildim ama bunun iki çeşit tetris oyunuda beni saatlerce oyalayabiliyordu. Özellikle annemin kırdığı rekoru kırmak o dönemler önemli zevklerimden biriydi.

Sprite: Bunu neden yazdın derseniz Sprite'ın ülkemizde ilk meşhur olduğu dönemlerde sık sık gösterilen Grant Hill reklamları beni baya etkilerdi. Hatta o reklamın mottosu olan "Grant Hill Sprite mı içiyor?" lafı hala aklımdadır. Ehh birde o zamanlar kola ve Uludağ Gazoz dışında çok fazla farklı gazlı içecek yoktu.

Boş Teneke Kutu: Bu konuda herhangibir marka seçimim yoktu. Elime sadece bir boş teneke kutu geçsin yeterdi. Kutuyu tepesinden ezerek okuldan arkadaşlarla tüm boş zamanlarımızda maç yapardık. Zaman zaman at kestanesinide top olarak kullansakta teneke kutular bambaşkaydı. Hele birde düzgün bir şekilde ezilmişse burunla vurduğumuzda füze gibi şutlar çekebiliyorduk.

Bart Simpson Resimli Eşofman Üstüm:
Çocukluğum dönemde ülkemizde The Simpsons yeni yeni yayınlanmaya başlamışken babamın halası (muhtemelen bunun adı büyük hala oluyor herhalde) doğum günümde turkuaz renkli üstünde Bart Simpson olan bir eşofmans üstü hediye etmişyi. 3-4 yıl her kış defalarda zevkle giymiştim o üstü.

Sulugöz Sakız: Ehh ne yalan söyleyeyim bende ilk çiğnediğimde gözlerim dolmuştu. Ama yinede sonrasında güzel tadıyla ve paketini açıp arkadaşları kandırmak için onlara verebilme ihtimali olsun her şekilde kullanışlı ve sevdiğim bir sakızdı.

Taso: Biz çocukken hem toplaması kolay hemde oynaması eğlenceli olması açısından çok sevdiğim ve baya bir biriktirmiştim tasoları. Tabi onlar için yediğim Cheetos'un haddi hesabıda yoktu. Özellikle rakibinle tasoları kule yapı sonra tepesine vurup ters çevirdikleribi toplayarak başladığın oyunda yere düşenleride elindeki diğer tasoyla ters dönmemiş olanları ters çevirerek almaya çalışmak oldukça heyecanlıydı.

Bozuk Para ve Bozuk Para Maçı: Bozuk paralarla çok çeşitli maçlar yapılabiliyordu. Biri üç bozuk para ile sürekli ikisinin arasından üçüncüyü geçirerek rakibin kalesine gol atılmaya çalışılandan tek bozuk parayı dik tutup kenarına vurup çevirerek ilermesini sağlayıp rakibin eliyle yaptığı potaya basket atmaya çalıştığımız basketbolumsu oyununa kadar çok çeşitli varyasyonları oynardık bozuk paralarla.

Dışı Altın Gibi Jelatinle Kaplı Yuvarlak Çikolata:
Bunun muhakkak bir adı vardı ama aklıma şimdi gelmiyor. Ama dışındaki sarı altın gibi görünen jelatininden dolayı mıdır yoksa hakikaten lezzetli bir çikolata olmasından mıdır şimdi çok emin olamasımda bana çok değerli gelen bir çikolataydı.

Beşiktaş Güler Büfe'nin Sosislisi: Ben çocukken ananem'in evi Beşiktaş'taydı. O evde sık sık kaldığımızdan oraya gittiğimizde annem Beşiktaş Çarşısı'ndaki meşhur Güler Büfe'den muhakkak bana bir sosisli ve ekmek arası döner alırdı. O sosislinin ve tost makinesine bastırılarak sıcacık ve kıtır hale getirilen ekmek arasına konan dönerin tadı bu gün hala aklımdadır. Ama ne yazıkki bu gün artık o büfe yok.

Muhtemelen daha yazılabilecek ama şu anda aklıma gelen daha bir çok nesne vardı ama bir anda geçmişe gidince aklıma ilk bunlar geldi. Listeye şöyle bir bakınca aklıma gelenlerin listeside hakikaten fena değilmiş gibime geldi. Her neyse efendim bu güzel mimi elimize yüzümüze bulaştırmadan yazabilmiş olduk böylece.