15 Haziran 2008 Pazar

Kahramanı Olmayan Masallar

Hepimiz çocukluğumuzda masallarla, hikayelerle büyümüşüzdür. Ya bir aile büyüğünden yada bir kitaptan dinlediklerimiz hayal gücümüze ilk tohumları eken sihirli anlardır. Ama gerçek hayat o hayallerimize kaynak olan masallara benzer mi? Gerçekçi olmak gerekirse buna olumlu bir cevap verebilmek mümkün değil.

Masallar içinde ne olursa olsun eninde sonunda yüzünüzü güldürecek şekilde biter. Bir masalı dinlerken ne kadar heyecanlansanız yada korksanızda sonunda kötü şeyler olmayacağını ve işlerin iyiye varacağını bilirsiniz. Gerçekte ise işler hiç öyle gitmiyor ne yazıkki. Her şeyden önce hayatta hiç bir şey her zaman iyi bitmez. Bazen biz yanlışlar yaparız bazen işler bizim istediğimiz gibi bitmez. Ama öyle ama böyle gerçek hayatta üzüntülü ve sancılı sonlar çok olasıdır.

Bu yetmezmiş gibi masallardaki yakışıklı, güçlü, korkusuz ve dürüst prensler yada dünya güzeli, iyilik timsali ve adeta kanatsız melek olan prenses gerçek hayatta yoktur. Başka bir deyişle hayatta hiç kimse tamamen beyaz değildir. Bunu okuyup hadi canım ben gayette öyleyim diyen biri varsa hayatına, geçmişine ve anılarına biraz bakmasını öneririm. Belkide masallardaki gibi işlerin iyi gitmemesinin en önemli nedenide gerçekte hepimizin ama az ama çok "kirlenmiş" olmamızdır.

Hele günümüzde etrafımıza baktığımızda kaç tane insan masal kahramanları gibi önce çevresindekileri sonra kendini düşünüyor ki. Evet içinde bulunduğumuz dünyada bu toplu bencilleşmemizde etkili oldu. Ama dünyanın bu halinin suçluları kimdir peki. Günümüzde iki kişinin arasında yaşanabilecek en basit en temel duygularda bile öncelikle masallardan gördüklerimizle alakasız.

İnsan bunları görünce masallarla büyüyen, o temiz duyguları küçük yaşlarda hisseden bir sürü kişi ne oluyorda bu hale geliyor diyor. Yada bu durumun farkında olan yada bundan rahatsız olan bir tek ben miyim diye sormadan edemiyorum. Ama bu soruları sormam yada kendimden geçip isyan etmemin bir faydası yada bir yararı olurmuki.

Bilmiyorum belkide büyümek ve olgunlaşmak böyle bir şeydir. Masal dünyasını reddedip gerçek ve zalim dünyanın zalim bir parçası olmak gerekiyor. Ama insan ben bu durumdan rahatsız oluyorsam başkası neden olmasın demeden edemiyor. Daha doğrusu bir gün böyle başkalarının olduğunu görme umudu insanın bu dünya şartlarına dayanmasındaki en önemli güç kaynağı oluyor.

Masallarda hep masum prensesleri, iyi yan karakterler ve beyaz atlı prensler gönlümüzü kazanırdı. Gerçek hayatta ise her taraf kötü kalpli büyücüler yada despot krallarla dolu. O zaman bu karakter nereden esinlenilipte bizim hayal gücümüze sokulmuştu. Madem herkes ilerde kötü olmaya meyilli olacaktı. O kahramanları kafamıza neden soktular.

Kafamdakileri toparlayıp çok daha düzgün bir şey yazmak isterdim. Ama bu aralar benim yada çevremdekilerin başına gelenleri gördükçe bunları kafamda toplayacak kadar sabredemeden düşüncelerimi kelimelere dökmek istedim. Belkide gerçek hayatta masallar gibidir ama öylesede en azından ben mutlu sona uzak biri olarak bu satırları ve düşünceleri paylaşmak istedim.

Hiç yorum yok: