20 Ekim 2008 Pazartesi

Hayat Tıpkı Bir Maç Gibi Be Abiler

Sadri Alışık'ın tüm filmleri çok severim. Kendisinide oyuncu olarakta inanılmaz takdir ederim. Turist Ömer filmindeki komedi yeteneği yada pek çok yeşilçam filminde hem komik hem ağlatan adam olabilmesi ama herşeyden ötesi sanatın pek çok farklı dalında kendini göstermiş biriydi.

Ama bir filmi varki onun bende yeri çok ayrıdır. Pek çokları kendisinin karakteriyle filmi özdeşleştirerek Ofsayt Osman diye bilsede filmin asıl adı Şakayla Karışıktır. O filmde komedininde dramanında dibine vurmuştur üstad. Bir insanın bahtsızlığına hem bu kadar ağlayıp hem bu kadar gülünebilir mi diye düşünüyor insan.

Bu filmde bir sahne vardıki o bu yazımın anafikrini içeren bir sahnedir. Filmin sonunda iki fabrikatörün iddiası için sakladığı parayı sevdiği fakir kızın hasta kardeşini kurtarmak için kullanır. Bu arada paranın peşindeki kötüler yüzündende sarhoşken attığı imza nedeniyle poliste peşine düşmüştür. Tam sevgilisine veda edip onu uğurlayıp gözden uzaklaşınca intihar edecekken bahtı onun peşini bırakmaz ve polis yakalar kendisini.

Ofsayt Osman mahkemededir. Tüm saflığıyla tüm çocuksuluğuyla kendini savunur. İşte o savunmada başlıktaki gibi hayatı bir maça benzetmiştir üstad. Bana kalırsada hayat feci şekilde bir maç gibi oluyor bazen.

Ama işin kötü tarafı hayata karşı maça çıktığında hep maçı kendi ceza sahanda kabul etmen gerekiyor. Sürekli alan daraltıp açık vermemekle uğraşacaksın. Kanatlardan sıfıra inerek yada göbekten ver kaç bir açık yakalamaya görsün hayat hemen hücumda çoğalıp sen pes edene kadar dalga dalga üzerine gelir.

Ancak topa önde basıp hayat seni gafil avlamadan top kapıp kontra atağa çıkarak hayatı yenebilirsin. Hayat öyle hazırlıklı paslarıyla alt edilebilecek kadar kolay bir rakip değildir. İllaki onu beklemedik bir anda yakalaman gerekir. Elbette öncelikle hayattan gol yememek lazım.

Şu dediklerimi daha anlaşılır hale getirmek gerekirse hayatta istediklerin için uzun vadeli planlar yapıp onların gerçekleşmesini bekleyerek o istediklerine ulaşamaz insan. Yeri geldimi karşına çıkacak durumlarda hızlı karar verip bir şeyler yapman gerekir. Bu anlarda ne yapsam diye fazla düşünürsen bırak fırsatı elindekileri bile kaybedebilirsin.

Belki biraz fazla basit geliyor ama ben hayata karşı organize atak yapmak için o kadar ince plan yapıp sonucunu çok çok sonra görebilmeye tahammül edemiyorum. O nedenle işleri akışına bırakıp her an tetikte olup yeri gelince yapmak gerekeni yapmak daha kolay.

Ahtım var şu hayata defanstan top çıkarırken baskı yapıp topu kapıp az adamla yakalayacağım onu. Ardından ters tarafa topu atıp defansın dengesini iyice bozup sonrada altı pasa girmeyi beklemeden kaleyi gördüm mü doksana takacağım topu.

Üstad gibi ofsayta düşmeden, defansta ters ayak üzerinde yakalanmadan, arkaya adam kaçırmadan, kanatları başı boş bırakmadan saldıracağım hayata. İllaki pozisyon vereceğim. İllaki hayatta golle burun buruna gelecek ama ben pes etmeyip oyunumu oynayabildikçe yeneceğim bu hayatı. Sadece doru zamanı gelince atağa kalkabileyim.

Hiç yorum yok: