26 Mayıs 2008 Pazartesi

I Am Omega

Aslında ne bu başlığın asıl kaynağı olan romanı nede 60ların sonu 70lerin başında çekilen filmini izledim. Hatta konuya en yakın izlediğim şey Will Smith'in oynadığı I Am Legend filmiydi. Fakat bu başlığı kullanmamnın neden bu konuları çok iyi bilmemden ziyade bu kitabın ana fikrinin şu anda anlatacaklarımla iyi örtüşmesi oldu.

Özetle romanın konusu dünya üzerinde yayılmış bir hastalıktan etkilenmeden normal hali ile kalan son insanın yaşadıklarıydı. Benim kendime benzettiğim durumu ise sanırım yanlızlık teması oldu.

Öyle çok acaip sosyal girdiği her ortamda sivrilmeyi seven biri değilimdir. Ha dostlar arasındaysam o zaman çok daha hareketli ve neşeli oluyorum. Fakat bu genel gerçeği değiştirmez. Özellikle sık sık kendimle kavga eden ve kendimi içten içe sorgulayan bir yapım olduğundan yanlız kaldığım anlar genel olarak uyanık olduğum zaman diliminin önemli bir yüzdesi bile olmasa bana çok uzun ve zorlu zamanlarmış gibi gelebiliyor.

Hele birde bazı anıları yada olayları kafanda tekrar tekrar oynatmaya başlıyor ve bu anıların hangileri olacağın bilinçaltın karar veriyorsa işler iyice ilginç bir hal alıyor diyebilirim. İyi yada kötü, uzun yada kısa, neşeli yada hüzünlü bir ton anı seçme şansının olmadığı bu geniş menüde bilinçaltım bana genelde güzel şeyler sunmaz. Sanırım dertlerimi kendime sakladığımdan benliğim benden böyle bir intikam almayı uygun buluyor. Dertlerini paylaşamayıp bana mı yüklüyorsun o zaman benimde sana bir süprizim var dediğini duyar gibiyim sevgili bilinçaltımın.

Bu olay rahatsız edici bir durum ama bazen kendi hayatını tıpkı bir film gibi seyredebilmek, olaylara üçüncü bir gözle bakabilmek gerilim ile beraber içten içte bir merak ve izleme isteği yaratıyor. Bu anılar gözümün önüne geldiğinde bazen vay be bunu nasıl yapmışı, bazen hayır ya bu kadarınıda yapamam ve yahut aaaa evet bunu iyiki yapmışım diyorum. Gerçi çoğu zaman yaptıklarımı biraz sinirle değerlendiriyorum. Yada o gördüğüm anılarda genelde olanları değilde keşke şu şekilde olsaydı dediklerimi ve o şekilde olsaydı neler olurduya bağlayarak canlandırmak çok ilginç olabiliyor. Bilinçaltım o noktada hayagücüme direksyonu devredip beni daha ne kadar çok gerebileceklerini deniyorlar.

Son zamanlara kadar bundan sık sık rahatsız oluyordum. Şimdi ise bu olay sadece bana farklı durumlarda olacak farklı sonuçları görmemi sağlaması açısından ilginç bir deneyim oluyor. Yıllardır bazen uzun süre bazen kısa süren yanlızlıklarımda ufak ufak kafayı sıyırmak yerine hayalgücüm ile düşman kardeş ilişkisi kurup beni gerdiği kadar farklı noktalara taşımasını sağladım.

Aslına bakarsanız böyle bir bilinçaltınız olduğunda ve yanlız kaldığınız anlarda böyle geniş manyaklıklar yaptığınızda insan arasına karışmak yada kendinize göre cesaret isteyen olayları yapabilme gücü kazanmaya başlıyorsunuz. Kendimle bile baş edebiliyorsam bu olaylada baş edebiliyorum.

Dah doğrusu yeni kurduğum kişiliğimde artık bu durumları kendi avantajıma kullanabilir bir hale gelmeye başlıyorum. Cidden hayat insanı öyle noktalara getirmeye başlıyorki çok değil 2-3 ay önce böyle bir yazı yazabilir miydim. Açıkçası bu tür bir yazıya konu olacak cesaretim olmazdı herhalde. Fakat kendi omega halim eski bana göre çok daha güçlü ve dayanıklı bir adam.

Bakalım daha sonra neler başıma gelecek ...

Hiç yorum yok: