7 Aralık 2008 Pazar

Züccaciye Dükkanın Giren Sakar Fil

İnsanoğlu bazen hayatında tuhaf durumlara düşer. Bunlar öyle durumlardır ki ne yaparsan kendini içinde bulunduğun durumdan kurtaramazsın. Hatta dahada kötüsü çırpındıkça bu bataklık gibi insanı içine çeken durumun içine iyice batarsın.

Burda asıl kafamı kurcalayan bu durumlara nasıl düşüldüğü yada nasıl çıkılacağından ziyade bu durumda kalan insanın davranışları ve bu tür durumlardaki anılarımızın neden zaman zaman hatıratımıza düşüp bizi rahatsız etmesidir.

Açıkçası bu durumlara nasıl düşüldüğü üzerine bir şey yazmamamın bir nedenide bu konuda ne diyeceğimi bilmememdir. Zaten bu durumlara nasıl düşüldüğünü çözsem bunu hemen bir çözüme dönüştürür ve kendimi en baştan zora sokmam.

Yine aynı şekikde bu durumlardan nasıl çıkılacağı hakkındada çok fazla bir akıl fikir (Genelde böyle pis durumlarda kaldığımda işin sonunda hep şansla o durumdan kurtulabilmişimdir) yürütemememden dolayı bu konuyuda burda gündeme getirip gereksiz bir kör dövüşüne girmeyi gereksiz görüyrum.

Durum durum durum dedik ama nedir bu durum diyerek konuyu daha anlaşılır bir hale getirmek lazım sanırım. Öncelikle bu konuya somut bir örnek vermek yerine kısaca durumun şartlarını anlatayım. Bu durum diye adlandırdığım pozisyonlarda kaldığınızda en özetle kesinlikle yapmak istemediğiniz bir işle yada olmak istemediğiniz bir ortamla karşı karşıya kalmışsınızdır.

İşin dahada kötüsü bu duruma mahkum gibisinizdir. Hiç bir şekilde ne bir kaçış nede bir kurtuluş yolu bulabilirsiniz. Bunları bilmenin verdiği hissiyatla kişisel olarak büzüşürsünüz. Tıpkı başlıktaki gibi Züccaciye dükkanına girmiş sakar bir fil gibi hata yapıp dikkatleri üstünüze çekmemeye çalışırken muhakkak bir sakarlık yapıp herkesin size odaklanmasını başarırsınız.

İşte o an insanın hayatında yaşayabileceği en kötü anlardır. Dahada ilginci o anların hatıraları nedense mutlu olduğunuz anlarda aklınıza gelip tadınızı kaçırır. O zaman sizin üzerinizde yarattığı etki yetmezmiş gibi o durumların hayaleti birde en mutlu anlarınızda gelip size tekrar saldırır.

Genelde bu anları en çok durum komedilerinde yada sakar ama sevimli başrol oyunculu filmlerde kullanılır. Ama oralarda olay bizim başımıza gelmediğinden gönül rahatlığıya güleriz. Hatta bu durumların zorluğunu sadece kendi başımıza geldiğinde anlarız.

Fakat bu sadece kendi başına geldiğinde duruma vakıf olma sorunu insanın doğasından gelen bencilliğinden değilde bu durumları hatırlamamak istemesinden kaynaklanıyor bence. Sadece başına geldiğinde bu olgunun varlığını hatırlamak her an o tür bir şeyin olacağını düşünerek yaşamaktan çok daha kolay oluyor.

Uzun lafın kısası hayatta insan bazen köşeye sıkışır ve bu sıkıştığı durumdan kendini kurtaracak bir gücü yada dirayeti olmayabilir. Bu anlarla ilgili insanın insana verebileceği çok geçerli öğütler olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle insanoğlu elinden geldiğince bu durumları unutmak ister. Bana kalırsada en iyisini yapar.

Hiç yorum yok: