10 Aralık 2008 Çarşamba

Post-İt Notları #6

- Uzun zamandır olmadığım kadar huzurluyum. Zamanında tembelliğin bile sürekli olduğunda sıkıcı olduğunu söylemiştim. Ama tembellik belli bir çalışma temposunda sonra daha az dozlarda olunca hayat kurtarıcı oluyor insan için.

- Bu aralar biraz bilgisayar oyunlarına zaman ayırınca fark ettimki eskiden bu oyunlar ilgimi çok daha fazla çekiyorlarmış. Sırf Monkey İsland'ı bitirmek için 7-8 sene önce yaptıklarımı hatırlıyorumda şimdi en fazla mouse masaya sertçe fırlatmakla yetiniyorum.

- Kışın sinemalarda pek fazla film olmamasına alışkınım ama şu son bir aylık dönemde de piyasa kurudu resmen. Tropic Thunder'dan beri beklediğim (belki biraz zorlarsak Bond filmi denebilir ama nedense Bond filmleri benim için sinemada izlenecek filmlerden değildir) bir film gelmedi.

- Göztepe'de açılan Optimum alışveriş merkezine daha içine girmeden gıcık oldum. E-5'in kenarına yapılmış olduğundan trafiğin canına okuyan bu AVM sağolsun işten eve gelişimde 15-20 dakikalık bir fark oluştu. Artık o kısımda sinirlenmemek için Göztepe Köprsü ve Yenisahra durakları arasında uyumaya çalışıyorum.

- Bayadır beklediğim Dark Knight filminin DVDleri piyasaya çıkmış. Bende gördüğüm yerde hemen bir tane aldım. Bu senenin en iyi filmini senenin son günlerinde bol bol izlemeyi planlıyorum. Hatta yılbaşı akşamı yine 20 senedir değişmeyen yılbaşı programları olursa tvlerde akşam yemeğinden sonra film maratonu yaparak yeni yıla girerim. Böylece sinema tadında bir sene geçiririm umarım.

- Bu sene krizinde etkisi Kurban bayramı için tüm alışveriş merkezlerinin bahçelerinde kurulan kurban satış noktaları bayramdan bir ay önceden değilde sadece bir hafta önce açıldı. Böylece tezek kokusu içinde kaldığım toplam süre kısalmış olacak tabi.

- Yemekteyiz denen bu programda ülkemizde inceden bir TV fenomeni olmaya doğru gidiyor ya artık ne diyeceğimi bilemiyorum. Tamam hoş bir fikir ile oluşturulmuş bir konsept ama o insanların hem yemek sırasında hem yemeği yapana puan vermeleri sırasındaki halleri ve tavırları o kadar yapmacık ve sahteki insan o an gördüklerinden sadece nefret edebilir gibime geliyor. Ama nedense bu tür yapmacık şeyler beğeniliyor.

- TV yarışmaları dedimde aklıma geldi. Bir dönem Show TV'de kaçak diye bir yarışma vardı. Her hafta (yada ayda olabilir emin değilim zaman kısıtından) yarışmacı bir ilde kendisine verilen günlük görevleri şehir sakinleri tarafından tanınmadan yapmaya çalışıyordu. Fakat yanılmıyorsam yarışmanın Bursa ayağında sanırım yarışmacıyı yakalayana para ödülü verileceğinden dolayı çoşan il halkı yarışmacıyı bulmuş ve yakalamak için baya baya pataklamışlardır. Bu olaydan sonrada o yarışma yayından kalıdırılmıştı. Daha doğrusu yayından kalktımı net hatırlamıyorum ama bu olaydan sonra o yarışma ile ilgili başka hiç bir şey hatırlamıyorum.

- Son zamanlarda her ne kadar hayatımda olan bitene iyimser bir açıdan bakmaya çalışsamda bazı şeyleri hiç bir zaman başaramayacakmışım gibi hissediyorum. Bu durumda beni üzmekten ziyade umursamaz yapıyor. Genelde yenilgiyi kolay kabullenen biri olmadığımdan bu teslimiyetçi tavrımın nedenini bir türlü anlayamıyorum. Düşündükçede daha mantıksız geliyor.

- Yakın tarihli bir kaç yazımda çevremde gördüğüm insanların bazı davranışları beni rahatsız ediyor tarzı şeylerden bahsetmiştim. Bir önceki maddede hisstettiklerimden midir yoksa her iki durumun nedeni olan başka bir şeyden mi bilemiyorum ama eskisi kadar bu insanları umursamıyorum. Lanet olsun diyerek geçiyorum. Eskisi kadar bu insanları gözlemleme isteği gelmiyor içimden.

- Gider ayak güzel bir madde ile sonlandırayım diye düşünmüştüm ama aklıma okuyanın yüzünü güldürecek güncel bir konu gelmedi. Belkide umusamazlığımın nedenide gülecek bir şeyler bulmakta zorlanmamdır. Bunu bir düşüneyim iyisimi.

3 yorum:

Selin dedi ki...

ilk cümleyi okuyunca kıskandım, en kısa zamanda ben de "huzurluyum" diyebilmek istiyorum :-/

vizyona yeni filmler girmesini bir süre beklemeyelim bence, arog ve muro gösterime girince sinemada "iş yapmayan" bütün filmleri gösterimden kaldırmış sinema sahipleri yer açılsın diye! uzun bir süre gösterimde sadece arog, muro ve ıssız adam olacak yani. cem yılmazı hiç sevmem, kurtlar vadisini de, ıssız adam diyince midem bulanıyor. uzun bir süre sinema yüzü göremeyeceğim sanırım. zaten şubatta da recep ivedik 2 geliyor. kabus dolu günler pek yakında! en iyisi dvd.. oturup sakin sakin "bahçemdeki ateş böcekleri"ni izlemeyi planlamıştım, ama diğer 3 filme kurban edildi tabi o da... diyorum ya, bu ara en iyisi dvd.

yemekteyiz'i her yerde duyup duyup program olduğunu bilmeyen ben en son dayanamadım aradım buldum ne olduğunu 2 hafta kadar önce, program ismi olduğunu bile yeni öğrendim, tv kültürüm pek gelişmiş sayılmaz sanırım. bütün herkesin kavga ettiği bir ana denk geldim, sanırım izlenme sebebi de kavgalar :-/ ilginç bir milletiz..

CaRtMaNtR dedi ki...

Sanırım insanın üstünde sınav stresi filan olmayınca huzuru bulması daha kolay oluyor. En azından hayat akışına kapılıp gidiyorum.

Kalitesiz ama yer yer güldüren filmleri izleyebilirim ama bunu sinema salonunda yapmak verdiğim parayı sokağa atmak gibime geliyor. Yıl başına doğru bol efektli Transporter 3 (Snatch sağolsun Jason Statham filmlerine bir takıntım var) ve Fran Miller'ın The Spirit gibi filmleri gelince açığı kapatmayı umuyorum.

Kavgayı sever milletimiz. Hatta trafikte kaza olur araç sahipleri birbirine girer. Yoldan geçenler arabaları durdurup kavgayı izler. Fakat bu yarışmada kavgalarda bile yapmacıklıklar. Sanırım milletimiz sahtede olsa kavga izlemeyi seviyor :D

a. dedi ki...

ben de bugün izledim o programı,birkaç blogda hakkında itici şeyler söylenmişti.bugün birkaç kavgaya şahit olduktan sonra kendimde de itici şeyler yazma potansiyelini gördüm:D
aslında komik biraz da.
ardından konuşma şeysine dönmüş.
bilmem amaçlanan şey neydi?