1 Mart 2009 Pazar

Ben ve Şiir

Voodo Girl mimlemiş beni sağolsun. Normalde mimlerden hoşlanırım. Ama bu mim beni korkutmadı dersem yalan olur. Mimin konusu sevdiğim bir şair ve onun sevdiğim bir şiiri paylaşmam üzere. Sorun şu ki ben hiç bir zaman şiir konusunda bilgili biri olmadım.

Şiir yazamam (ki bu o kadar şaşırtıcı ve ilginç bir şey değil), pek fazla şiir okuduğum söylenemez hele hele şiirleri sesli okuma konusu dünyada bana en uzak olan şey. Bunda bir ihtimal ilkokul, ortaokul ve lisede şiir okumak zorunda kalabilme ihtimalimin bana verdiği korkununda etkisi vardır herhalde.

Yinede ailem şiir konusunda benim kadar olaya Fransız (hoş bu deyimde kullanılan Fransız kelimeside pek uygun olmayacak gibi. Malum Fransızlar şairane insanlardır ama deyimide deforme etmeyeyi dedim) kalmadıklarından onların sayesinde bende bir kaç şiir bilmiş duymuş olabilmiş oldum.

Mimin ana konusundan ciddi olarak çıkmadan en sevdiğim iki (bir tane bulamam derken iki tane yazabildim aferin bana) şiiri paylaşayım.

İlki Nazım Hikmet Ran'ın Japon Balıkçısı şiiri olacak. Bu şiiri sevmemde en önemli etken geçmişte Burak Bora'nın (Bildiğim kadarı ile kendisi adına Anadolu Lisesi yapılan Burak Bora değil sadece isim benzerliği) bu şiiri şarkılaştırması oldu sanırım.

Japon Balıkçısı

Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı.
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?


Bu şiiri ilk duyduğumdan beri aklıma ne zaman gelse beni çok etkiler. Nedenini niçini açıklamakta zorlanıyorum ama şiirde bir depresif hava varmış gibi geliyor bana ve o hava nedeniyle bana oldukça etkileyici geliyor sanırım diyerek bunu mümkün olan en mantıklı şekilde açıklayabilirim sanırım.

Bir diğer şiir ise yine oldukça bilinen bir şiir olacak. İkinci seçimim Orhan Veli'nin İstanbul'u Dinliyorum şiiri oldu. Açıkçası Atilla İlhan'ın Ben sana mecburum ve Cahit Sıtkı Tarancı'nın Otuzbeş Yaş şiirlerinide buraya koyabilir miyim diye düşündüm. Ama İstanbul'a benim gibi bağlıysanız. Böyle bir şiiri öne çıkarmanız gayet doğal oluyor aslında

İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.


İstanbul'u bu kadar iyi anlatan bir eser benim her zaman özel olacaktır. Evet benim için pek kolay olmayan bir görevi daha yerine getirdim sanırım. Zor bir konu olduğu için hemen görevi yerine getirerek ani karar verip daha sonra düşünüp kafamı karıştırıp iyice çorbaya çevirmekten daha etkili oldu gibime geldi. Neyse yaptık işte bir şeyler.

4 yorum:

Selin dedi ki...

Teşekkür ederim bu kadar çabuk cevapladığın için :))

Şiir tercihleri de şahane ;)

CaRtMaNtR dedi ki...

Ehehe mim için teşekkürler :D

Beğendiğinede ayrıca memnun oldum :D

daksit dedi ki...

İki adet mükemmel şiir paylaşmışsın...İki şiiri de çok severim, yazanlara zaten diyecek yok...
Sevgiler.

CaRtMaNtR dedi ki...

Yazıda da dediğim gibi şiir aslında benim için deplasman sayılabilecek bir konu. Yinede güzel bir şeyler yapabildiysem ne mutlu :D