24 Mart 2009 Salı

25

Konu bakımındab pek kolay olmayacak belki ama bunca zamandır bu blogda başlık bulma konusunda en az sıkıntı yaşadığım yazı oldu diyebilirim. Konuyu göz önüne alınca pekte zor değildi aslında ha birde bunu dün yazacaktım ama biraz harala gürele arasında kalacak diye korkarak erteledim. Bilmiyorum artık iyi mi ettim.

Evet daha önceki yazıda da dediğim gibi bu pazartesi itibari ile 25 yaşıma girmiş oldum. Hatta yine o yazıda dediğim gibi hayatımın çeyrek yüzyılı geride kaldı. İtiraf edeyim 25 yerine çeyrek yüzyıl demek hakikaten daha korkutucu geliyor insana. Ama yinede şu geçen zamanda olan biten yada olamayan ne var ne yok ona bakmak istiyorum. Onca yıl sonunda nereye geldim nereye gitmekteyim belki yazarsam benim için iyi bir anı olabilir.

Her şeyden önce şu kadar senenin çok önemli bir kısmında hayatımın merkezinde hep okul olduğundan en azından şimdilik öğrencilik ruhuma işlemiş gibime geliyor. Hala sınav veya ödev kelimelerini duyunca midemde bir karıncalanma olmuyor dersem yalan olacak.

Belki bu nedenle yüksek lisansın son bir senelik ksımında nerdeyse hiç okula gitmeyip evde oturabildiğim dönem hayatımın en huzurlu dönemi oldu. Bir öğrenci için okulun sadece bir gün ve iki saatlik bir süreçte olması nasıl güzel nasıl özel oluyordu anlatamam.

Yinede özel olarak bir dönem seçmem gerekirse, 1998 ile 1999 yıllarının kişiliğimin oluşmasında önemli etkileri olmasındanda dolayı oldukça değerlidir. Sevdiğim spor, sevdiğim müzike yada sinema ile olan ilgim hep bu dönemlerde başlamıştı. Hatta dergi okumak ilgili olduğum şeyleri takip etme takıntımda o dönemin eseridir. Elbette internetin evime girmeside o döneme rastladığından sanal alem ile olan ilişkimin başlangıcıda o yıllara dayanıyor.

Bunlar gibi ilk defa birileri hakkında bir şeyler hissettiğim dönemlerde sanırım o yıllardı. Ha onca yıllık zamanda o konuda olmam gerekenden daha çocuk ruhlu bir yapım olmasından dolayı pek kendimi geliştirdiğimi söylemem. Belki bu durum benim için bir reflekstir. Zamanı gelince içimde bu konuda sakladığım bir şeyler varsa ortaya çıkar diye bir umudum var yinede.

Hayatımın yine hep iyi anılarla anacağım bir diğer dönemide 2002 - 2006 arası oldu. Bu dönemde hem insan olarak hem öğrenci olarak dibide buldum çok özel yerlerede geldim. Özellikle 2004'e kadar olan dönemde çocuk olmaktan ziyade içinde bir çocuk olan genç adama dönüştüm sanırım. Ondan sonraki dönemde ise hayatımı daha dengeli bir yapıya oturtmakla uğraştm. Sevdiğim, zevk aldığım hobilerime ve ilgi alanlarıma yoğunlaşma fırsatı buldum. Ardından geleceğim hakkında ilk defa neler olabilir diye düşünmeye başladım.

O zamandan bu zamana ne yaptın ne ettin dersen hayatımı merkezine kendim için değerli olan şeyleri koyarak yaşadım. Çok komplike bir yaşam tarzı oturtmasamda kendi yağımla kavrulduğum ve yaptıklarımdan her şekilde zevk aldığım bir hayatım oldu. En azından insanlar söylüyor diye bir şey yapmaktansa kendi istediğimi yapabilmenin tadını çıkardım.

Peki tüm bu saydığım dönemlerden önce neler oldu neler bitti diyebilirsiniz. O dönemse hayatım çok daha basitti. Okul ve dersten arda kalan kısımda hayatımı arkadaşlarla top peşinde koşturmak ve çizgi film izlemekle geçirmiştim. Bu çizgi film tutkumun sanırım hayagücümü tetiklemesi daha doğrusu geliştirmesi gibi bir durumda onca zaman içinde olmuştur.

Ben sporu insanlar daha birbirlerini rekabet için gırtlamasından önce sevdiğim için pek öyle gözü kara taraftar profili çizmedim. Hemde sporun tek tarzını değil her tarzını izlemekten becerebildiklerimide denemekten zevk aldım. Özellikle takım sporları benim için hep özel oldu. Arkadaşlarınla bir amaç uğruna kenetlenerek elinden gelen her şeyi yapabilmek ve bunu yaparken eğlenebilmek hayatta olabilecek en güzel şeylerden biridir.

Evet onca senenin muhasebesi az yada çok böyle oldu. Gerçi muhtemelen az olmuştur. Onca anı onca yaşanmışlıktan illaki önemli bir kısmı unutmuşumdur. Ama yinede anlattıklarımda benim geçmişim dediğimde ilk aklıma getirdiklerim oldu. Belki dünyanın en şanslı yada başarılı adamı değilim ama yinede yaşadıklarımdan yada yaptıklarımdan hiç pişman olmadım. Hayatım beni yönlendirmiş yada hayat beni yönlendirmiş bir şekilde geldiğim noktada olduğum kişi olmak istediğim kişiydi.

8 yorum:

Selin dedi ki...

Son cümleyi söyleyebilmek ne kadar güzel değil mi :)

Çeyrek yüzyılı geride bırakmış olma korkusunun üstüne gitmenin faydası oldu mu bakalım :)

CaRtMaNtR dedi ki...

Faydası oldu sanırım. Bir hafta önce hissetiğim kadar kötü hissetmiyorum bu konuda :D

a. dedi ki...

Umarım bu pişman olmama durumu diğer yüzyıl dilimlerinde de devam eder:)
Mutlu yıllar efendim:))

CaRtMaNtR dedi ki...

Her eki söyleminiz içinde teşekkürler efendim :D

The Metonian dedi ki...

(geç de olsa) nice çeyrek yüzyıllara.. (:

CaRtMaNtR dedi ki...

teşekkürler efendim :D

Selin dedi ki...

Eh nice 25'lere diyelim o zaman :))

CaRtMaNtR dedi ki...

Tekrardan teşekkürler efendim :D