9 Şubat 2009 Pazartesi

İyi Yolculuklar

Bayadır üstümde bir tembellik var. Buraya bile bir şeyler karalamaya üşeniyorum ki son 4-5 aydır bloga bir şeyler karalamak benim için çok önemli bir deşarj olma yoluydu. En son yazdığım yazıda bu ruh halinin beni nasıl etkilediğinden uzun uzun bahsetmiştim, o nedenle şimdi bu ruh halinin etkisi ile neden yazmadığımdan bahsetmeyeceğim.

Ayrıca şu aralar yazmama motive edecek bir konu bulamayınca sonunda kendimi yazmaktan zevk alabileceğime inandığım bir konudan bahsetmeye karar verdim. Konu olarak biraz karamsar görünsede uzun yıllardır kafamda olan bir şeydi. Aslında düşününce ben konuya zaman zaman hikayelerde yer versemde direkman neden bahsetmemişim şaşırdım. Neyse lafı uzatmayalım.

Şehirlerarası yada ülkeler arası yolculukların yapılacağı garlar, otobüs terminalleri yada hiç gerçek anlamında görme şansım olmasada havaalanlarının bence ortak bir yönü var. Hepsi bende çok ciddi ayrılık ve hüzün hissi verir. Her ne kadar insanları birbirinede bağlayan rolleri olsada bu yerlerin ben oralara girdiğimde üstümde derin bir keder duygusu olur.

İnsanların bir şekilde şu anda bulundukları yerden daha uzak bi yere gitmesi hangi nedenle olursa olsun bir şeylere veda etmesi demek. Gelip geçen insanları ellerinde bavullarla görünce tanımasamda o insanları hayatımda bir daha göremeyeceğimi bilerek kendimi daha kötü hissediyorum.

Fakat tüm bu hüzne ve kedere rağmen o yerlerin tadı, ambiansı bambaşka ve eşsiz gelir. Tüm o negatif sayılacak hislere rağmen bazen sadece insanları izleyebilmek için bir garda banka oturmak isterim. Bir sürü insanın oradan buraya gitmelerine neden olan hikayesinin bir parçası yada tanığı olmak isterim. Bu hikayelerden daha gerçek, daha somut, daha elle tutulur bir şey aklıma gelmiyor. O insanlarla tek kelime bile etmemiş olsamda sanki hayatlarında bir an için bile olsa yer ettiğimi hissederim.

Bazen en hüzünlü vedanın hikayesinin bir parçası yada bir tanığı olmak bile en yapmacık güzel hikayelerden daha çekicidir zaten. Tüm o tantananın içinde sadece gelen geçenlerin konuşmalarını dinlemek. En basit konulardan bahsetmesine bile insanın hayal gücü eklentisi ile ne hikayeler çıkabiliyor denemeden bilemezsiniz.

Ama birde o hikayelerdeki kahramanlar gerçekten insanların yüzünden hüzün aktığında dışardan öyle görünmesede o insanları gördükçe içten içe acaba neden niçin hüzünlü bu insanlar diyerek efkarlanır insan. Hatta yeterince duygusal bir haleti ruhiyedeyseniz gözleriniz bile dolabilir. Zaman zaman bu durumda kalmamak için Haydarpaşa garından iskeleye kadar koşmam gerektiği anlar olmuştu.

Birde insanın bizzat kendisinin yolcu olduğu anlar vardır. Eve dönüyor olsanızda etraftakilere bakmak yada eve geldiğinde acaba şu anda orada durum nedir insanlar ne yapıyordur diye düşünür durur düşündükçede hiç içinde olmadığınız hikayelerin tanığı olursunuz.

İnsan gezdikçe sadece yeni yerler görmekle kalmaz yeni hikayelerde görür insan. Sanırım yolculuk yapmanın asıl önemli yanıda bu olsa gerek. Bazen çantanı alıp güneşin batışına doğru ilerlemek yerine bir bankta oturup insanları seyrederek bile çok uzun seyahatler yapabiliyor insan. İşte şu aralar en çok yapmak istediğim seyahat şu anda budur.

Hiç yorum yok: