13 Temmuz 2008 Pazar

(A)Normal

Öncelikle konu ile ilgili kısma girmeden önce son yazıdan buraya arayı bu kadar açmama neden olan etkenden bahsetmek istiyorum. Son 7 aydır boş gezenin yanında boşluk kalfalığı görevimi bırakıp sonunda iş hayatına daldım. Bu konun hayatım üzerindeki etkisini uzun uzun yazıcağım ama bu gün konu bu değil.

Bu gün yazacağım konuyu bir arkadaşla konuşurken kurduk diyebilirim. Ayrıca ona bu haftasonu bitmeden yazacağıma söz verdiğimden bu konuyu yazayım diyorum. Her ne kadar diğer konu yine daha benle ilgili olsada yazacağım konuda ciddi anlamda kafama yatan bir konu oldu.

Neyse artık konuya geçelim ...

İnsanlar genelde toplumun geneli ile bütünleşmek için kendini olmadığı kalıplara sokarak toplum geneli için daha "normal" bir halde gösterir yada öyle olmaya çabalar diyelim. Ben hayatımın genelinde bunu biraz sahtekarlık olarak görüyorum. Tamam insanlarla olan farklılıklarımı gözüme sokayım, çok pis marjinal olayım diyen biri değilim ama olmadığım biri olarak sahte bir kimlikle yaşamak, sürekli rol yaparak kendini saklamak çok zor geliyor.

Ben Dexter dizisini pek bir severim ve bu dizi konuyu bağlamak istediğim yere pek bir oturuyor. Dizide Dexter içindeki katili saklarken yaptıklarını kendi iç sesinden bizle paylaşır ve sık sık rol yapmaktan ne kadar bıktığını ve hoşlanmadığını dile getirir. Bu durum aslında benim olmadığım biri gibi hareket etmenin yanlış olduğunu düşündüğümü açıklayan iyi bir örnek oluyor.

Peki anormal olmak nedir dersek; o konu benim açımdan anlatılması daha kolay bir konu aslında. çünkü anormallik örneği olarak kendimi kullanacağım (evet konuyu yine bireysel bir açıdan ele alacağım). Mesela ben hayatta gördüğüm yada yaşadığım pek çok olayı izlemiş olduğum şeylere benzetir yada film sahnelerine atıfta bulunarak başkalarına aktarırım.

Ayrıca insnaların kötü yada kalitesiz dedikleri filmlerin bazıları ve günümüzde pek çok yaşıtlarımın izlemekten hoşlanmayacağı eski yeşilçam filmleri benim için çok cazip olabilir. Hatta o filmlerden çok fazla repliği günlük hayatımda kullanarak şaka yaparım.

Ha şimdi bunları okuyanlar buda ne bu mudur anormallik diyebilir, ama benim yapabildiğim bu (Cem Yılmaz'ın Bir Tat Bir Doku oyunundan sevdiğim bir replikten alıntı yaptım)

Belki kendimi bu ve buna benzer egzantirikliklerimden dolayı anormal gördüğümden insanların farklılıklarını pek o kadar yadırgamam. Yada başklarının anormalliklerini yargılamam. Fakat bu durumda anormallik kavramını teknik olarak benim için normallik haline getiriyor diyebiliriz. Biraz felsefik olacak ama o zaman beni anormal bulup benden uzak duranlardan bende onları anormal bulup uzaklaşmalımıyım sorusunu bir dönem düşünmüştüm. Ama sonra bununda aslında bir anormallik olacağından normal insanlarıda kabullenmenin en doğrusu olacağına karar vermiştim.

İşte bu tür şeyler üzerine kafa yorunca fark ediyor ki toplumda insanlar ne kadar birbirine benzeyerek açıkta ve tek kalmayıp belli bir zümre ile bütünleşmeye çalışsada herkes işin özünde bireysel anlamda diğerlerinden farklı oluyor. Bu farklılıklarını gösterme cesareti gösterenler kendileri olduklarından kendi gibileri bulamasada kendi ile anlaşabilecek farklı insanlara yakınlaşabiliyor ama kendini gizleyenler ise sürekli olarak olmadığı biri gibi davranıp kendinden şüphe edip acaba bu sefer fark ederlermi endişesi ile toplumsal bir paranoyanın ağına düşecekler.

Aslında yazıya başlarken konunun bu yönde ilerleyeceğini tahmin etmiyordum. Ama gelen noktadan pek rahatsız olduğumu söylemem. Hem verdiğim bir sözü yerine getirmek, hemde bunca zamandır yazmamış olsamda görünen o ki kafamda bayadır tarttığım bir konuyu buraya taşımış oldum.

Bir sonraki yazı ise hayatımın yeniden yapılanmasına neden olacak konu hakkında olur herhalde ama artık eskisi kadar sık yazamayacağımdan bunu istediğim kadar kısa bir süre içinde yazamayabilirim. Bu nedenle bir sonraki yazı için herhangibi beklentiye girenler varsa onları beklettiğimdem dolayı şimdiden özür dilerim

Hiç yorum yok: