11 Kasım 2007 Pazar

Macerayı Seven Adam

Günümüzde 18-25 arasında bir yaşta olan pek çok erkek çocukluğunda bol bol aksyion ve dövüş filmi izleme şansına sahipti. Bu nedenle belki çocukluğunda arkadaşları ile Rocky, Rambo, Conan yada Van Damme filmlerinden yola çıkan oyunlar oynardı. Keza bir dönem sık verilen Bruce Lee ve Jackie Chan filmleride bilinç altında yer edecek kadar sevilerek izlenirdi. Hatta bu filmleri izleyip uçan tekme atmaya çalışan pek çok genç kol, bacak veya kafa gibi yerlerini mütemadiyen kırarak iligili kısımlarının alçıya alınmış resimleri ile gazetelerde kendilerine yer bulurlardı.

Peki ben bunları neden anlatıyorum? Bu yılın başında Rocky 6 ile depreşen nedensiz şiddet sevdam 2007 sonu yada 2008 başı gibi vizyona girecek olan Rambo 4 ile tavan yaptı. Bende hem eski günleri anıp hemde bu günkü macera filmleri ile kendi açımdan farklarını irdeleyeyim dedim.

Yanlız mevzuya girmeden bir itirafta bulunmam gerekiyor. Aslında bu yazıyı neredeyse 20-25 gündür yazmayı planlıyordum. Ama zaman zaman vakitsizlikten zaman zamanda elimin klavyeye gitmemesinden hep erteledim. Birazda bu kadar sevdiğim bir konu hakkında tırt bir şeyler yazmamak için yaptım belkide bunu, neyse.

İlk okula başladığım zamanlarda cuma günlerinin benim için bir anlamı daha vardı. Akşam saat sekiz gibi tekmelerin ve yumrukların havada uçuştuğu pek çok dövüş ve aksiyon filmi olurdu. Birde Pazar akşam 10 gibi Parlament Pazar Sineması (adı tam bumuydu emin değilim) kuşağı vardı. Ama o zamanlar sabah erken kalkma durumundan dolayı pek çok filmin en civcivli yerini göremeden gidip yatmak durumunda kalırdım.

Bu filmleri çekici yapan neydi? Bu sorunun cevabını vermek aslında kolay değil. Sanırım karşınızda bir adamın önüne gelenin ağzını yüzünü kırmasını izlemekten zevk alıyordum. Yada gerçek hayatta yapmamın imkanı olmayan şeyleri yapanları görebilmek ilgimi çekiyor.

Mesela Bruce Willis'in Zor Ölüm serisi, Son İzci gibi filmleri ile çizdiği içinde olduğu durumdan zerre hoşlanmayan ama tek başına zilyon tane herifi kafa kola alan ağzı bozuk ve çoğu zaman umursamaz kahraman karakteride favorilerim arasındadır. Belkide o umursamazlıkta azda olsa kendimi bulurdum.

Sonra birde Mad Max serisi vardır. Adeta cehenneme dönmüş bir yeryüzünde bir damla petrol için insanların birbirlerine girerken değer verdiği neredeyse her şeyi kaybeden Max öldürülmek için neredeyse karşısındakilere yalvarıyordu. Cehennem Silahında ise seriye yine benzer bir karakterde başlayıp sonunda aile babasına dönüştü.

Kabul ediyorum bu filmlerde sık sık nedensiz şiddet vardı. Ve nedense ben bundan hoşlanıyorum. Ama normal hayatta bunları yapamadığımdan bu filmleri yada GTA'yı seviyorum herhalde. Sonuçta bunlar sadece film ve efektleri yerlerde sürünsede o filmleri seviyorum

Hiç yorum yok: