13 Mayıs 2009 Çarşamba

Mayıs Geldimi Hayat Ne Acaip Öyle Vapurlar Falan

Aslında aklıma yazılmaya değer bir şeyler vardı ama bir türlü çok öne çıkan bir şey olmadı. Bende hazır havalar ısınır yaz ufaktan gelirken Daha doğrusu bir mayıs ayında olan bitenden bahsedeyim diye düşündüm. Fakat böyle kıldı tüydü çiçekler açtı böcekler uçtu tarzından daha farklı daha yaratıcı bir şeyler yazmak niyetindeyim. Ha bunu nasıl yaparım işte onuda yazdıkça o an bir şekilde kurgulayabilirim umarım.

Mesela mayıs ayı demek tatillerin başlangıcı demek. Önce 23 nisan ardındanda 19 mayıs ile öğrenciyseniz o senenin ilk hafta içi resmi tatillerini yaşarsınız. Hoş çalışma hayatına geçincede durum çok değişmiyormuş onu fark ettim. Sadece o iki tatil günü çok daha yararlı ve değerli hale geliyor.

Yine bu dönemlerde spor dallarını takip edenlerin sevdiği şeyler olur. Özellikle basketbol ve futbol liglerinde sezon sonları gelmektedir. Artık kimler kazanacak kimler kaybedecek belli olacaktır. Bundan dolayıdırki pek çok unutulmaz maç ve performans bu dönemlerde gerçekleşir. Özelliklede NBA'i takip ediyorsanız bu dönemde uykusuz bir yaşam tarzını benimsersiniz.

Mayıs ayı ile birlikte gelen bir başka güzellikle sinemalara önemli prodüksyonları gelmeye başladığı dönemdir. Daha doğrusu senenin önemli gişe hasılatı yapması muhtemel filmlerinin öncüleri sinemalara gelir. Havalarda sıcaklamışken klimaları serinleticiliğininde etkisiyle sinema salonunda bir kaç saat geçirmek hiçte fena olmuyor.

Mayıs ayının ilk haftasının benim sevdiğim atraksyonlarından biride Hıdırellez'dir. İnsan gerçekleşemeyecek olsada acaba diyerek hayallerini bir kağıda çizmek için tatlı bir uğraşa girmesi. O sırada acaba şu mu olsa yada bu mu olsa diye hangi dileğini kağıda dökeceğini karar vermeye çalışırken o hayallere dalıp zamandan ve mekandan ayrılıp o hayallere dalmak her sene daha fazla hoşuma gidiyor sanki.

Bu dönemin bir başka güzelliği ise günlerin uzamasıdır elbette. Saat akşam beşte hava karardığında insanın dışarı çıkıp hiç bir şey yapası gelmiyor. Ama hava akşam dokuza doğru kararmaya başladığında insanın öğleden sonra diye algıladığı zaman dilimi çok daha kullanışlı bir hal alıyor. Ayrıca bu dönemde genelde pek yağmur yağmadığını belirtmeme gerek varmı acaba.

Mayıs ayı ile birlikte kalın ve ağır elbiseler ufaktan kalkarken kısa kolluların gardroptan çıkmasının güzelliği bahar temizliği angaryalarına katlanmaya bile değiyor. Kısa kolluları giyecek hava olsun ben perde asmaya mutfak dolaplarının yada gardropların en üst kısımlarını silmeye razıyım.

Son olarak başlık her ne kadar boş şeyleri anlatmak için kullanılan bir söz öbeğinin deforme edilmiş hali olsada yinede kapanışı vapurlarla ilgili bir konu ile yapalım. Efendim tahmin edileceği üzere mayıs ayı ile birlikte artık vapurda açık kısımlarda kapşonu burnuna kadar indirmeden deniz havasını içine çekebilir hale geliyor insan. Belki etraf kıştan daha kalablık oluyor ama manzarayı izlemek daha kolay olduğundan bu kabalığıda görmezden görmeye çalışıyorum.

Yazmaya başladığımda aklımda böyle bir liste yoktu ama şöle bir baktımda mayıs ayında amma çok şey olup bitiyormuş ki illaki bir şeyler unutmuşumdur. Hakkaten acaipmiş.

NOT: Bir önceki yazı ile beraber blogda 100 yazıya ulaşmanın gururunu onurunu yaşadım. Umarım yıllarca üşenmemde daha çok 100ler yazarabilirim bu blogda. 101. yazıda vatana millete hayırlı uğurlu olsun :D

Hiç yorum yok: