- Çok soğuksun dedi.
+ Olur bazen öyle çok takılma dedim.
- Olacak iş mi o dedi.
+ Neden olmasın ki bazen insanın ruhu böyle yansır dışına dedim.
- Nasıl yani dedi
+ Bazen insanın içi çekilir, böyle bir şey hissetmez ya; işte o vakitlerde soğuyuverir insan dedim.
- Atıyorsun dedi.
+ Ne atması; hiç bazen hayat sana boş gelmez mi, hiç dünya yansa umursamadığın zamanlar olmaz mı dedim.
- Bilmem hiç kendimi yorgun hissetmedim o kadar dedi.
+ Yorgunluk mu? Ne yorgunluğu bahsettiğim şeyin ne alakası var yorgunlukla dedim.
- Eee insan sadece yorulduğunda hissiyatsızlaşmaz mı ki dedi.
+ Bazen senle sohbet etmek ağızda çok kötü bir tat bırakıyor biliyor musun dedim.
- Sende bazen çok kabalaşıyorsun dedi.
+ Çevrene karşı duyarsızlaştığında ister istemez kabalaşabiliyorsun bazen dedim.
- Neden öyle oluyorsun peki, bu hayatta sana zevk veren hiç bir şey yok mu sanki dedi.
+ Senle bu sohbetlerimiz var mesela dedim.
- Şaka mı bu dedi.
+ Biraz şaka biraz gerçek dedim.
- Ne yapmaya çalışıyorsun anlayamıyorum. İyi bir şey mi dedin yoksa kötü mü anlayamıyorum dedi.
+ Benim demek istediğimde işte bu zaten. Bazı şeyleri uzun süre nedensiz ve amaçsız yapmaya başlarsan yaptıkların sende bir bıkkınlık yaratıyor. Gittikçe olan biteni umursamaz oluyorsun dedim.
- Bu konuşma yapmak istediğin bir şey mi yani dedi.
+ Bilmem açıkçası konuşmaya başlarken amacım eğlenmek değildi ama ne yalan söyleyim anlatmak; böyle birilerine açılmakta iyi geldi hakikaten dedim.
- İyi en azından mutlu olmuşsun bari dedi.
+ Bilmem olmuşumdur herhalde dedim.
- Bak hala ne diyor dedi.
+ Bu sefer cidden şakaydı dedim.
Güldü, güldüm, gülüştük ...
Güneşin boğazın üstünden yavaş yavaş Avrupa yakasına inmeye başladığı o sihirli anlardan biri daha böylece uçup gitmişti.
+ Olur bazen öyle çok takılma dedim.
- Olacak iş mi o dedi.
+ Neden olmasın ki bazen insanın ruhu böyle yansır dışına dedim.
- Nasıl yani dedi
+ Bazen insanın içi çekilir, böyle bir şey hissetmez ya; işte o vakitlerde soğuyuverir insan dedim.
- Atıyorsun dedi.
+ Ne atması; hiç bazen hayat sana boş gelmez mi, hiç dünya yansa umursamadığın zamanlar olmaz mı dedim.
- Bilmem hiç kendimi yorgun hissetmedim o kadar dedi.
+ Yorgunluk mu? Ne yorgunluğu bahsettiğim şeyin ne alakası var yorgunlukla dedim.
- Eee insan sadece yorulduğunda hissiyatsızlaşmaz mı ki dedi.
+ Bazen senle sohbet etmek ağızda çok kötü bir tat bırakıyor biliyor musun dedim.
- Sende bazen çok kabalaşıyorsun dedi.
+ Çevrene karşı duyarsızlaştığında ister istemez kabalaşabiliyorsun bazen dedim.
- Neden öyle oluyorsun peki, bu hayatta sana zevk veren hiç bir şey yok mu sanki dedi.
+ Senle bu sohbetlerimiz var mesela dedim.
- Şaka mı bu dedi.
+ Biraz şaka biraz gerçek dedim.
- Ne yapmaya çalışıyorsun anlayamıyorum. İyi bir şey mi dedin yoksa kötü mü anlayamıyorum dedi.
+ Benim demek istediğimde işte bu zaten. Bazı şeyleri uzun süre nedensiz ve amaçsız yapmaya başlarsan yaptıkların sende bir bıkkınlık yaratıyor. Gittikçe olan biteni umursamaz oluyorsun dedim.
- Bu konuşma yapmak istediğin bir şey mi yani dedi.
+ Bilmem açıkçası konuşmaya başlarken amacım eğlenmek değildi ama ne yalan söyleyim anlatmak; böyle birilerine açılmakta iyi geldi hakikaten dedim.
- İyi en azından mutlu olmuşsun bari dedi.
+ Bilmem olmuşumdur herhalde dedim.
- Bak hala ne diyor dedi.
+ Bu sefer cidden şakaydı dedim.
Güldü, güldüm, gülüştük ...
Güneşin boğazın üstünden yavaş yavaş Avrupa yakasına inmeye başladığı o sihirli anlardan biri daha böylece uçup gitmişti.
2 yorum:
Sonunda yazmış olduğunu görmek mutlu etti beni. Hayır mutlu etmedi tabi ki yalan söyledim ne sandın. Yazmaya devam et.
Efem sizi mutlu etmek hakikaten zor :)
Ama içimden geldikçe birşeyler karalayacağım bundan emin olabilirsin :)
Yorum Gönder